Sosyal Medya

Kürsü

Hayat Anlamını Allah’tan Alır...-Abdullah Büyük

Yaşamış olduğumuz yüzyıl, insanlığın bütün ortak değerlerini, değersizleştirme ve yozlaştırma stratejisi üzerine çalışıyor. Âdem’den bugüne kadar insanlık tarihinde oluşmuş olan bütün değerler akıl almaz bir dezenformasyona tabi tutuluyor. Adeta insanlığın hafıza kaydı silinmek isteniyor. Değerlerini yitirmiş bir toplum için ise sosyal kıyamet kaçınılmaz bir son olarak karşımızda duruyor. Yitirdiğimiz her insanlık değerimiz, kıyametimizin bir alametidir. TV, internet, yazılı ve görsel basın farkında olarak veya olmayarak bu değersizleştirme sürecine katkıda bulunuyor. Bizler de maalesef bu süreçten farkına varmaksızın payımıza düşeni alıyoruz.



Hayat; Yüce Yaratıcının insana vermiÅŸ olduÄŸu en deÄŸerli hatta deÄŸer biçilemez bir hazinedir. Bu kadar deÄŸerli bir hazinenin her bir anı çok dikkatli ve titizlikle harcanmalıdır. Allah insanı bu noktada rehbersiz ve kılavuzsuz bırakmamış ilahi hitabıyla kılavuzluk, peygamberleriyle de rehberlik yapmıştır. O, bizim hayat gemimize imanımızı kaptan yapmamızı istemiÅŸtir. Çünkü imanını hayat gemisine kaptan yapan hiç kimse dünya denizinde kopacak tufandan korkmaz. Allah’ın kendisine verdiÄŸi deÄŸer biçilemez hayat sermayesinin deÄŸerini kavrayabilenler her bir anlarını O’nun rızası için yaÅŸamışlardır. Hayat, deÄŸerini uÄŸrunda mücadele edilen “Amaç” tan alır. Amaç ne kadar deÄŸerliyse ömür de o kadar deÄŸerlidir. Amaç süflileÅŸtikçe hayat da o oranda süflileÅŸmiÅŸtir. Ä°nsanın bu bilinci her an canlı tutması ve düzenli aralıklarla hayatının amacına dair kendini murakabe etmesi gerekir. Mü’min asla rastgele yaÅŸayamaz. Çünkü o, bu dünyaya rastgele gelmemiÅŸtir. 
 
Kur’an’ın ölümsüz örnekleri olan bütün peygamberlerimiz Ãœmmet-i Muhammed’in mürebbileridir. Bu mürebbilere talebe olacağımızın sözünü Bakara suresinin son ayetlerini okuyarak veririz. “Rasül Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da mü’minler. Hepsi Allah’a, meleklerine, mesajlarına ve elçilerine inandılar…” (2/285) Peygamberlere iman etmek, onların eÄŸitimine girmeye ve onları hayata taşımaya söz vermektir.  Peygamber kıssalarını Rabbimizin anlatmaktaki muradına uygun olarak anlamakta ancak bu bakış açısı ile gerçekleÅŸtirilebilir. Her birimiz kendi kendimize “Hz. Âdem’i, Hz. Ä°brahim’i, Hz. Musa’yı, Hz. Ä°sa’yı zamana ve zemine takip edilmek için izler bırakan diÄŸer peygamberleri nasıl örnek alabilirim?” diye sormalıyız.  Bu sorunun cevabı olarak hayat yolcuÄŸumuzun deÄŸiÅŸik dönemlerinde bir peygamberimiz elimizden tutacaktır. 
 
Ä°nsan, dünya hayatının hiçbir fani deÄŸerine boyun bükmeden yaÅŸayabilmelidir. Bir defa boynunu büken ömür boyu boynu bükük yaÅŸar. Namaz; kıyamıyla insana hayatta dik durmayı, Sonsuzlukların Sahibinden baÅŸka hiçbir güce boyun eÄŸmemeyi öğretir. Hayat, Allah’ın Okulu insanlar ise bu okulun öğrencileridir. Her birimiz bu okulda iyi ve baÅŸarılı birer öğrenci olmakla mükellefiz. Hayat okulunda onurlu bir öğrenci olmalıyız. Bu onuru bize salih amele dönüşmüş bir imandan baÅŸka ne verebilir ki. Salih ameli olmayan bir iman, insanı bu onurdan mahrum bırakır. Kur’an’ın ölümsüz ve evrensel örnekleri (Peygamberler) bize hep bu mesajı vermez mi? Kur’an da geçen her bir ölümsüz örnek bizim hayatımızın mutlaka bir bölümüne mesaj vermektedir. Ä°nsana kendisini nasıl Yüce Yaratıcının nazarında deÄŸerli kılabileceÄŸinin iÅŸaretlerini sunmaktadır. 
 
Ä°nsanın deÄŸeri tatmin olduÄŸu obje ile ölçülür. Mü’min Allah ve cennetten aÅŸağısıyla tatmin olamaz. Onun amacı Allah’ın rızasıdır. Allah’ın rızası ise O’nun indirdiÄŸi vahye tabi olunmasıdır. Allah’ın indirdiÄŸi su ile hayat bulup da O’nun indirdiÄŸi vahye sırt dönmek nankörlüğün ta kendisidir. Su, biyolojik hayatın kaynağı, vahiy ise manevi hayatın kaynağıdır. Öyleyse, vahiyden mahrum yaÅŸamak mümkün müdür? Her insan hayat ipini vahye baÄŸlamak zorundadır. Allah’tan bağımsız bir hayat alanı olmadığını aklından çıkarmamalı ve gelecek planlaması yaparken de Allah’ı hesaba katmalıdır. YaÅŸarken ne olacağı kadar öldükten sonra da nerede olmak istediÄŸini kendine sormalıdır. 
 
Dünyadaki her ÅŸey bize bir emanettir. Emanete mutlak mülkiyet olarak bakmak emanete ihanettir. Ä°hanet edilen emanet sadece servet deÄŸil bizzat insanın kendisidir. Dünyaya Allah’ın varlığına ve birliÄŸine ÅŸahit olmak için gelen insan, sahip olmaya yeltenirse servete hamal olur. Sonuçta da ne ÅŸahit ne de sahip olabilir. 
 
Her şeyi kulluğumuz için bir emanet olarak görüp, Rabbimize ve hayatımıza kulluğumuzla kalite katmak duasıyla Cumanız mübarek olsun.
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.